DÜNYA TARİHİNİN UNUTULMAZ AŞK HİKAYESİ
4-NAPOLYON ve JOSEPHİNE
Josephine, bir Fransız çiftçisinin kızı olarak dünyaya geldi...
Hayata bakışı, hal ve hareketleri bir çiftçi kızına uygun değildi.
Hayatı seviyor, dans ve eğlenceden çok hoşlanıyordu...
Kurnaz ve işini bilen Josephine ne yaptı etti, sonunda kendisini bu hayattan çekip çıkaracak birini buldu.Daha 17 yaşındayken, Vikont Alexandre Beauharnais’le evlendi ve iki çocukları oldu...
Kocasının Fransız İhtilali sırasında başı kesilerek idam edilmesi üzerine, her şeyini kaybetti.
Ama Josephine, akıllı ve cilveli bir kadındı...
Kendi başını giyotinden kurtarmak için, bir yol bulup, kocasının mallarına tekrar sahip oldu. Napolyon ile ortak bir arkadaşlarının evinde tanıştılar. Gücü çok seven Josephine, Napolyon’un gücüne ve hırsına hayran kaldı...
Fransa İmparatoru Napolyon, Josephine ile tanıştığında 27 yaşındaydı... Günlük gönül ilişkileri olmuştu ama savaşmaktan ve belirlediği hedeflere yürümekten, fırsat bulup evlenememişti...
Napolyon, Josephine’e ilk görüşte aşık oldu...
Onun dul ve çocuklu olmasını, kendisinden beş yaş büyük olmasını bile umursamadı. Çevresindeki hiç kimseyi dinlemek istemiyordu...
Josephine’in çekici, karizmatik kişiliği, alımlı yürüyüşü ilk görüşte başını döndürmüştü...
Giyinmeyi, nasıl davranması gerektiği biliyordu ve bir erkeği etkileyecek bütün özellikler onda toplanmıştı sanki... Öyle tatlı bir ses tonu vardı ki...
Napolyon, Josephine’ye sırılsıklam aşık olmuştu...
Josephine ise Napolyon hakkında duyduğu o inanılmaz savaş hikâyelerine, onun kahramanlıklarına hayran olmuş, gözünü bir dakika bile ondan ayırmamıştı...
Josephine 32 yaşındaydı ve hayatı boyunca elde ettiği tecrübeleri ona, bu adamın yakasını bırakmamasını öğütlüyordu...
Josephine aşk değil, bir tutku yaşıyordu içinde..Güce olan tutkusunun dizginlerini sıkıca tutması gerekiyordu artık...
Josephine ve Napolyon daha sonra tekrar tekrar görüştüler..İkisinin de korkacak, saklanacak bir şeyleri yoktu. O yüzden de çok rahat görüşüyorlardı...Her görüşmeleri bir aşk sancısı bırakıyordu Napolyon’un kalbinde...Artık onun dışında hiçbir şey istemiyor, Josephine’den başka kimseyi gözü görmüyordu...Napolyon’un ailesinden bazı kişiler bu büyük aşkı engellemeye çalıştılar ama Napolyon hiç kimseleri dinlemedi...O, Josephine’in içini aydınlatan sesini, güzel gözlerini görmek istiyordu... Josephine’e yazdığı tutkulu aşk mektupları da işte böyle başladı:
Bu mektupların sonunda Josephine ve Napolyon evlendiler...
Josephine’in zekâsı her daim işliyordu...Napolyon imparator ilan edildiği zaman, Josephine de kocasının önünde diz çöküp onu selamlamak istemişti...Hedefi imparatoriçe olmaktı...
Fakat hanedandan gelen bir kadın olmadığı için, çok kişi buna karşı çıktı... Napolyon, bunların hiçbirine izin vermedi ve bildiğini yaptı... Tacı önce kendi başına, sonrada karısının başına koyarak, onu da imparatoriçe ilan etti...
4-NAPOLYON ve JOSEPHİNE
Josephine, bir Fransız çiftçisinin kızı olarak dünyaya geldi...
Hayata bakışı, hal ve hareketleri bir çiftçi kızına uygun değildi.
Hayatı seviyor, dans ve eğlenceden çok hoşlanıyordu...
Kurnaz ve işini bilen Josephine ne yaptı etti, sonunda kendisini bu hayattan çekip çıkaracak birini buldu.Daha 17 yaşındayken, Vikont Alexandre Beauharnais’le evlendi ve iki çocukları oldu...
Kocasının Fransız İhtilali sırasında başı kesilerek idam edilmesi üzerine, her şeyini kaybetti.
Ama Josephine, akıllı ve cilveli bir kadındı...
Kendi başını giyotinden kurtarmak için, bir yol bulup, kocasının mallarına tekrar sahip oldu. Napolyon ile ortak bir arkadaşlarının evinde tanıştılar. Gücü çok seven Josephine, Napolyon’un gücüne ve hırsına hayran kaldı...
Fransa İmparatoru Napolyon, Josephine ile tanıştığında 27 yaşındaydı... Günlük gönül ilişkileri olmuştu ama savaşmaktan ve belirlediği hedeflere yürümekten, fırsat bulup evlenememişti...
Napolyon, Josephine’e ilk görüşte aşık oldu...
Onun dul ve çocuklu olmasını, kendisinden beş yaş büyük olmasını bile umursamadı. Çevresindeki hiç kimseyi dinlemek istemiyordu...
Josephine’in çekici, karizmatik kişiliği, alımlı yürüyüşü ilk görüşte başını döndürmüştü...
Giyinmeyi, nasıl davranması gerektiği biliyordu ve bir erkeği etkileyecek bütün özellikler onda toplanmıştı sanki... Öyle tatlı bir ses tonu vardı ki...
Napolyon, Josephine’ye sırılsıklam aşık olmuştu...
Josephine ise Napolyon hakkında duyduğu o inanılmaz savaş hikâyelerine, onun kahramanlıklarına hayran olmuş, gözünü bir dakika bile ondan ayırmamıştı...
Josephine 32 yaşındaydı ve hayatı boyunca elde ettiği tecrübeleri ona, bu adamın yakasını bırakmamasını öğütlüyordu...
Josephine aşk değil, bir tutku yaşıyordu içinde..Güce olan tutkusunun dizginlerini sıkıca tutması gerekiyordu artık...
Josephine ve Napolyon daha sonra tekrar tekrar görüştüler..İkisinin de korkacak, saklanacak bir şeyleri yoktu. O yüzden de çok rahat görüşüyorlardı...Her görüşmeleri bir aşk sancısı bırakıyordu Napolyon’un kalbinde...Artık onun dışında hiçbir şey istemiyor, Josephine’den başka kimseyi gözü görmüyordu...Napolyon’un ailesinden bazı kişiler bu büyük aşkı engellemeye çalıştılar ama Napolyon hiç kimseleri dinlemedi...O, Josephine’in içini aydınlatan sesini, güzel gözlerini görmek istiyordu... Josephine’e yazdığı tutkulu aşk mektupları da işte böyle başladı:
Bu mektupların sonunda Josephine ve Napolyon evlendiler...
Josephine’in zekâsı her daim işliyordu...Napolyon imparator ilan edildiği zaman, Josephine de kocasının önünde diz çöküp onu selamlamak istemişti...Hedefi imparatoriçe olmaktı...
Fakat hanedandan gelen bir kadın olmadığı için, çok kişi buna karşı çıktı... Napolyon, bunların hiçbirine izin vermedi ve bildiğini yaptı... Tacı önce kendi başına, sonrada karısının başına koyarak, onu da imparatoriçe ilan etti...
Napolyon, Josephine ile evlendikten sonra, ülkesinin topraklarını genişletmek için ordusuyla savaşlara gitti. Gittiği her yerde, Josephine’in hayalini de yanında taşıyordu. Ona mektuplar yazıyor,ondan da aynı sevgi ve aşk dolu mektupları bekliyordu.
Fakat Josephine, ülkeleri dize getiren Napolyon’u küçümsüyor, ona hayatı zindan ediyordu... O yokken eğlenceler düzenliyor, danslar, içkiler eşliğinde hayatını sürdürüp gidiyordu. Onun Napolyon’dan bu kadar uzak görünmesi Napolyon’u çıldırtıyor, daha çok bağlıyordu. Josephine kaçtıkça, Napolyon kovalıyordu adeta...
Napolyon seferde olduğu zamanlarda, hemen her gün bir mektup yolluyordu karısına...
Josephine ise belki bilerek, belki bilmeyerek ihmal ediyordu mektupları...
Bu, Napolyon’un tutkusunu ve ona olan bağlılığını daha çok artıyordu...
Üç gün boyunca karısından mektup alamadığında, adeta çılgına dönüyordu:
“Josephine, Napolyon’a bir türlü bir evlat veremedi... Napolyon ülkesini önde tutmalıydı...
Bir erkek evlat istiyordu...13 yıllık evliliklerinin sonunda bir çocukları olmamıştı daha...
40 yaşına gelen Napolyon, daha fazla vakit kaybetmek istemiyordu... Hanedandan biriyle evlenerek, çocuk sahibi olmalıydı. Fransa’nın kalbi olan adam, kan ağlayarak ” Ayrılmak istiyorum “ dedi karısına...Josephine böyle bir şey beklemiyordu...O kadar eline almıştı ki Napolyon’u...Onun kendisini bırakacağı fikrine bile inanmazdı kesinlikle... Fenalaştı haberi ilk duyduğunda ve günlerce kendine gelemedi...Büyük aşkı, onu istemiyordu artık... Bu, Josephine’nin hayatı boyunca yediği en büyük darbeydi...
Napolyon, Avusturyalı arşidüşes Marie-Louis ile evlendi. Ve tahtını bırakacak bir oğula sahip oldu...
Bu olaydan sonra Josephine, Paris yakınlarındaki malikanesine yerleşti ve hayatına orada devam etti...”
Tarihçilere göre, son sözleri hayatını anlatan dört ana sözcükten ibarettir Napolyon’un...
Fransa...Ordu...Fransız ordusunun komutanlığı...Ve Josephine...
5 Mayıs 1821’de Saint Helena adasında bu sözleri söyledikten sonra öldü Napolyon...
Napolyon seferde olduğu zamanlarda, hemen her gün bir mektup yolluyordu karısına...
Josephine ise belki bilerek, belki bilmeyerek ihmal ediyordu mektupları...
Bu, Napolyon’un tutkusunu ve ona olan bağlılığını daha çok artıyordu...
Üç gün boyunca karısından mektup alamadığında, adeta çılgına dönüyordu:
“Josephine, Napolyon’a bir türlü bir evlat veremedi... Napolyon ülkesini önde tutmalıydı...
Bir erkek evlat istiyordu...13 yıllık evliliklerinin sonunda bir çocukları olmamıştı daha...
40 yaşına gelen Napolyon, daha fazla vakit kaybetmek istemiyordu... Hanedandan biriyle evlenerek, çocuk sahibi olmalıydı. Fransa’nın kalbi olan adam, kan ağlayarak ” Ayrılmak istiyorum “ dedi karısına...Josephine böyle bir şey beklemiyordu...O kadar eline almıştı ki Napolyon’u...Onun kendisini bırakacağı fikrine bile inanmazdı kesinlikle... Fenalaştı haberi ilk duyduğunda ve günlerce kendine gelemedi...Büyük aşkı, onu istemiyordu artık... Bu, Josephine’nin hayatı boyunca yediği en büyük darbeydi...
Napolyon, Avusturyalı arşidüşes Marie-Louis ile evlendi. Ve tahtını bırakacak bir oğula sahip oldu...
Bu olaydan sonra Josephine, Paris yakınlarındaki malikanesine yerleşti ve hayatına orada devam etti...”
Tarihçilere göre, son sözleri hayatını anlatan dört ana sözcükten ibarettir Napolyon’un...
Fransa...Ordu...Fransız ordusunun komutanlığı...Ve Josephine...
5 Mayıs 1821’de Saint Helena adasında bu sözleri söyledikten sonra öldü Napolyon...